İyi Bir Dinleyici, Sadece Sözcükleri Değil, Duyguları da İşitir
Bir odadayız. Gürültü var ama tuhaf bir sessizlik de. Kahkahalar, fısıltılar, konuşmalar havada uçuşuyor. Herkes anlatıyor, ama kimse gerçekten dinliyor gibi değil. Oysa en büyük yalnızlık, sözlerin yankılanıp karşılık bulmamasıdır.
Duyuyoruz, ama dinliyor muyuz? İşitiyoruz, ama anlıyor muyuz?
Yaşlı bir adam, geçmişini anlatırken sesi titrer. Ama onu dinlemesi gereken kişi telefonuna dalmıştır. Bir çocuk, gözleri parlayarak gününü anlatır, ama karşısındaki yetişkin yalnızca başını sallar. Oysa gerçekten dinleseler, bir ömürlük hikâyeyi kaçırmayacaklardı.
Çoğu zaman konuşma sıramızın gelmesini beklerken duyuyoruz; ama zihnimiz, karşılık vermek için çoktan hazırlıklara başlamış oluyor. İşte burada bir şeyleri kaçırıyoruz. Çünkü dinlemek, sadece sessiz kalmak değil, gerçekten anlamaktır.
Dinlemek, görünmeyeni görmektir.
Bir çocuğu gerçekten dinlerseniz, hayal gücünün sınır tanımadığını fark edersiniz. Bir yaşlıyı dinlerseniz, geçmişin tecrübeleriyle geleceğinizi inşa edersiniz. Gün boyu susan iş arkadaşınıza kulak verirseniz, belki de onun içinde bir fırtına koptuğunu anlayabilirsiniz. Sokakta her gün rastladığınız, “Nasılsınız?” dediğiniz komşunuzun aslında “İyiyim” derken gözlerini kaçırdığını fark etmek, işte gerçek dinlemek budur.
Sessizlik altındır, ama bir insanın kalbine kulak vermek paha biçilemez.
Bugün dünya, herkesin bir şeyler anlattığı ama kimsenin dinlemediği bir yer olma yolunda hızla ilerliyor. Sosyal medyada paylaşılan hikâyeler, dertleşme mesajları, yorumlar… Herkes kendini duyurmak istiyor ama kaç kişi gerçekten duyuluyor? Oysa bizi biz yapan, dinleme yetimizdir. Dinlemek, empatiyi doğurur; empati ise insanlığı.
Dinlemenin giderek azalmasının ardında birçok sebep var. Teknoloji, insanları birbirine bağlarken aynı zamanda koparıyor. Sürekli bildirimler, sosyal medya akışları ve dijital uğultu, dikkatimizi bölerek yüz yüze sohbetlerin derinliğini kaybettiriyor. Hızlı yaşam temposu içinde herkes kendi koşturmacasına dalmış durumda, insanlar dinlemeyi zaman kaybı olarak görebiliyor. Oysa gerçek iletişim, yalnızca konuşmaktan değil, karşımızdakini anlamaktan geçer. Bir an durup gerçekten dinlediğimizde, dünyaya ve birbirimize daha sıkı bağlanabiliriz.
Belki de hepimizin ihtiyacı olan şey, biraz daha iyi bir dinleyici olabilmek.
Bir gün biri size içini dökmek isterse, sadece duyduğunuzla kalmayın. Gözlerine bakın, ses tonundaki titreşimi fark edin, kelimelerin ardındaki duyguyu hissedin. Bunu yaptığınızda yalnızca birini dinlemekle kalmaz, aynı zamanda insan olmanın anlamını da yeniden keşfedersiniz.
Dünya, konuşanlarla dolu ama duyanlar azalıyor. Oysa dinlemek, yalnızca bir nezaket değil, insanlığın temeli. Bugün, birini gerçekten dinlemeye var mısınız?