"Her şey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın deniz suyu mavi olurdu..."
George Orwell’in meşhur eseri Hayvan Çiftliği'nden süzülüp gelen bu cümle, her okuyanın zihninde farklı bir yankı uyandırır. Bir anlık düşünceyle, okyanusun sonsuzluğunu, avucumuzun içine sığdırmaya çalışırız. Elimizde kalan ise sadece tuzlu, şeffaf bir sıvıdır. Oysa biz, o suyu umutla, sonsuz bir mavilik beklentisiyle görmüşüzdür.
Bu söz, modern dünyanın en büyük yanılgısına dokunuyor: Yüzeylerin cazibesi ve derinliklerin gizemi. Görünüşler aldatıcıdır; gerçek, çoğu zaman avucumuzun içinde kalan, rengi solmuş, çıplak haliyle karşımızdadır. Mavi, hayalimizdeki idealdir; elimizdeki ise varoluşun ham gerçeği.
Siyaset, ilişkiler, hatta kişisel beklentilerimiz... Hepsi bu mavi illüzyonun peşinde koşar. Oysa bazen durup, elimizdeki suya bakmalı ve kabul etmeliyiz: Gördüğümüz en büyük yanılsamayı, en parlak vaadi, en keskin gerçeği, ancak onu elle tuttuğumuzda anlarız. Ve o an geldiğinde, deniz suyunun gerçek rengi ne olursa olsun, maviye duyduğumuz o derin özlem, gerçeklikle başa çıkma gücümüzü belirler. Gerçek, genellikle mavi değildir; ama umut, her zaman o maviyi aramaktır.
Sevgi ve Saygıyla kalın...



