olaygazetecilik @ hotmail.com

Bazıları bir damga gibi
taşıyorlar alınlarının ortasında.
Kimin adamı olduklarını.
Sahibinin sesiler.
Bozuk bir plak gibi hep aynı
şeyleri tekrarlıyorlar.
Hoşgörüden zerre nasip
almamışlar.
...
Gazetecinin partisi olmaz
aslında.
Ama; bunlar hiç gocunmuyorlar, tuttukları partiyi savunmaktan, partinin bir neferi
olmaktan.
Gazeteci olmanın kuralları
vardır.
Etik kurallar.
Gazeteci alkışlamaz, yuhalamaz.
Gazeteci bir siyasi partinin
üyesi, yöneticisi olamaz.
Eğer yönetici veya üyeyse; O
asla tarafsız olamaz.
Yandaştır.
Ya da Candaş.
Tarafsız olmayan bir gazeteci
de gazeteci sayılamaz.
...
Gazetecilik dışında başka işlerle
iştigal edenler.
Geçimini gazetecilik dışındaki
işlerden sağlayanlar.
Gazeteci değildir.
Çünkü; yaptıkları iş onların
elini kolunu bağlar.
Bir kurumda çalışırken, o
kurum ile ilgili bir eleştiride
veya övgüde bulunamazsınız.
Yapsanız bile, hiçbir şekilde
inandırıcı olmayacaktır.
....
Bir sürü adam çıktı böyle.
Nereden yetiştiler, nasıl
yetiştiler, daha doğrusu kim
yetiştirdi bunları.
Hepsi; tornadan çıkmış gibi,
aynı şeyleri savunuyorlar.
Siyasetten anlıyorlar, ekonomiden ve hatta futboldan.
Fikir sahibi olmadıkları tek bir
konu yok.
En çok da provokasyon yapma
konusunda başarılılar.
...
İşleri sahiplerine hizmet etmek.
Halkın değil, sahibinin sesiler.

 

SÖZÜN ÖZÜ

İnsanlar çıkarları için hakları
için olduğundan
daha gayretli savaşır.
NAPOLYON

TEBESSÜM

Adam bir gün evine erken
dönmüş, arabasını park edip
kapıları kilitlemiş, evine doğru
giderken bir bakmış adamın
biri evinin önündeki
kaldırımda çırılçıplak koşuyor.
"Heyy! Arkadaş..!" diye
bağırmış arkasından, "Niye
böyle çıplak
koşuyorsun?"
"Nasıl koşaydım ki?"
demiş adam, uzaklaştığı için
giderek azalan bir sesle "Eve
erken geldin!.."