Türk Müziği sanatçısı Orhan Gencebay, İstanbul'u kendine has bir ülke diye nitelerken, kendini amatör bir tarihçi gibi gördüğünü ifade etti.1944’de Samsun’da dünyaya gelen Orhan Gencebay, 6 yaşından itibaren müzikle iştigal etmeye başlar ve ilk bestesini 10 yaşında yapar.

Bugüne kadar bestecilik, şarkıcılık, söz yazarlığı, virtüöz enstrümanist, aranjör, müzik yapımcısı, müzik direktörü ve aktörlük gibi alanlarda sanatını icea eden Gencebay, Dokuz Üniversitesi'den “Uluslar Arası Montu Doktorası” unvanı alır. Gencebay, Türk müziğine farklı bir anlayış ve yeni bir tarz getirir. "Ben Türk müziğinin devamıyım” diyen sanatçı kendisine söylenen “Arabesk” tabirini de kabul etmez. 1964’ten itibaren çeşitli sektörlerde ve yabancı ülkelerde müzikle ilgilenir, 69’a kadar müzik piyasasında boy gösterir. 1969 yılından itibaren günümüze kadar 31 sinema filminde de başrol oynar ve filmleri izlenme rekorları kırar.

Türk müziğinde büyük bir başarı yakalar. 1-Daha önce hiç görmemiş birine İstanbul’u nasıl tasvir edersiniz? Şehri gezdirmeye çıkarırken onu ilk nereye götürürsünüz? İstanbul’u dünyanın en güzel şehri, en güzel beldesi diye takdim ederim. Gezdiğim şehir için, burada herkesin huzur bulduğunu düşünerek söylerim. Burası gizemin en büyüğünü, güzelliğin en güzelini taşıyan, tarihin en büyük derinliklerine sahip bir şehir. Burası kendine has bir ülkedir aslında. Nereden başlamalı? İnsan eliyle olan güzellikleri göstersek mi yoksa Yaratan'ın buraya verdiği değeri anlatarak mı? Doğrusu ilkin Yaratan'ın buraya cömert davrandığını anlatırım. Yahut Boğaz’a götürür, bütün çevreyi gururla gösteririm. 2-İstanbul dünya tarihi için çok önemli bir yerde duruyor. Peki, sizin için nerede duruyor? Dünyanın bana göre birinci derece önemli tarihini taşıyan, kültürünü yaşatan, yaşatılan ve yaşanılan bir şehir. Ben “amatör bir tarihçiyim” diyorum kendime, her zaman değerini son derece iyi biliyorum. İstanbul’un şu an bilinen en eski tarihini bulsak kim bilir neler çıkacak. Marmaray kazılarının yapıldığı tarihi 8500 yıl evvele uzanan yerleri gördük ve hayrete düştük. Onunla beraber Anadolu Yakası’ndaki Pendik yöresi ya da Erenköy mıntıkasında kim bilir neler var? Bir gün daha iyi ortaya çıkacaktır. Bana göre yüz binlerce, belki milyonlarca yıl öncesi ortaya çıktığında çok büyük kültürler göreceğiz. Antik yerleşimleri de göreceğiz ama zamanı var herhalde. 3-İstanbul’da size en fazla mutluluk veren yer neresi? Buradan uzaktayken şehre dair en çok neye özlem duyuyorsunuz? Ben denizi olmayan bir yerde rahat ederim diyemem açıkçası. Benim doğduğum şehir Samsun. Ben Karadenizliyim, yani denize kıyısı olan bir şehirde doğdum. Deniz olmayan bir yerde yönümü tayin edemiyorum. İstanbul da denizin bulunduğu harika bir şehir. Yaşamayı tercih ettiğim Boğaz’dan ise gurur duyuyorum. Deniz kenarında bir yerde oturuyorum ve çok seviyorum. 4- Son yıllarda İstanbul’daki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? İstanbul’un gelişmesinde en büyük atılım sizce hangi alanda yapıldı? Son zamanlarda İstanbul’da büyük atılım ve büyük gelişmeler oldu. Sağ olsun yetkililer bu konuda büyük gayreti gösterdiler ve çok da başarılı oldular. Hangisinden bahsetsek? Peyzaj mı, köprüler mi desek? Sadece tek dikkat etmemiz gereken İstanbul’un içindeki yapılaşmayla ilgili önerilerimiz. 5-İstanbul’da yaşayan biri olarak en sık karşılaştığınız sıkıntılar neler? Rahatsızlık duyduğunuz bu hususlarda çözüm odaklı proje önerileriniz var mı? Ben çok trafiğe girmem ama girenlerden duyduğum çok feci durumlar var. Fakat şunu söylemeliyim; 1970’lerde Aksaray’dan Taksim’e 5 saatte gittiğimi bilirim ki o zamanki nüfus 30 milyon civarlarıydı. Gene 70’lerde 80’lerde Taksim’den Mecidiyeköy’e 3.5 saatte gittiğim çok olmuştu. Ben bunları söyleyince bazı kişiler "Allah Allah" diyebilir ama bu söylediklerim gerçek. Yine Anadolu Yakası'na gelip gitmek için 24 saat arabalı vapur bekledim zamanında. Rumeli Yakası’ndan karşıya geçmek için hafta sonu 4 veya 6 saate geçebilirsek kendimizi şanslı değerlendirirdik. Hele 2 saate geçsek süper bir şeydi bizim için. Yani size çok değişik gelebilir ama biz bunları yaşadık. Bir zamanlar trafik şu anki durumdan çok daha kötüydü. Şüphesiz şu an da hiç iyi değil trafik. O zamana göre yollar daha fazla, farklı güzergâhlar var ama bir zamanlar da böyle yaşam vardı. Bilenler bilir, bunu unutmayalım. 6-İstanbullu bir şehir sakini olmanın ne gibi yarar ve zararları var? İstanbul, Türkiye’mizin birinci derece merkezi olduğu gibi, dünyanın da merkezlerinden ve metropollerinden biri. Biz İstanbul'un varlığıyla övünüyor ve ona güveniyoruz. Dolayısıyla İstanbul’a çok iyi bakmalıyız. Ben İstanbul’u çok seviyorum. İstanbul için ne söylesek azdır. Müzik alanında İstanbul’la ilgili ne besteler yapılmıştır tarih boyu. Biz de onlardan kâm alarak kendimize göre çalışmışız. İstanbul herkese ilham verir ve burada 24 saat hayat devam eder. Sürekli olarak yaşam ve hareket var. Bu durum, hiç bir ülkede yok, belki de çok az yerde var. İstanbul bu denli önemli. Eskiden İstanbul Boğazı'nın daha yeşil olduğunu düşünürdük. Sonradan öğrendim hiç de öyle değilmiş. Şimdi daha fazla yeşil her şeye rağmen. Yapılaşmanın her tarafta artmasına rağmen yeşillik şimdi daha fazla. Çünkü insanlar, doğalgaz ve petrol olmadığı için ağaçları kesip yakardı. Biz ne yaparsak yapalım bu şehri çirkinleştiremeyiz. Ona gücümüz yetmez. Çünkü doğal yapısında muhteşem güzellikler var. 7-Geçmişten bu yana eşsiz bir kültürel miras taşıyan İstanbul, bugün kültür ve sanat dünyası için ne anlam ifade ediyor? İstanbul, ne olursa olsun her zaman kültüre ve sanata büyük önem veren, önemli bir zenginliğe sahip bir şehir ve belde. İstanbul’u bana göre tanımıyoruz. 8500 yıl önceki bulgulara göre İstanbul'da o tarihte de yüce bir kültür vardı. İstanbul muhteşem gizemli bir yer. İnanıyorum ki bir gün, daha iyi keşfedilecek. Şu an İstanbul’da ulaşımla ilgili köprülerimiz, Marmaray’ımız ve metrolarımız yapıldı. Artık görmediklerimizi görüyoruz. Şehrin peyzaj mimarisi de süper ve tertemiz. Bildiğim kadarıyla İstanbul dünyanın en temiz altıncı şehriymiş. Bunlar gurur veriyor insana. Bu şehri yönetenlerin yaptığı hizmetlere çok teşekkür ediyoruz. Allah razı olsun diyorum. 8-İstanbul’un en güzel mimari yapısı sizce hangisi? Hepsinin ayrı bir yeri var şüphesiz. Tabii ki ilk olarak Sultanahmet ve Ayasofya deriz. Bunun yanında modern yapılar olan köprüler, Marmaray hepsinin yeri ayrı bir değer. İstanbul'da küçücük bir yerleşim merkezi de olsa dünya çapında bir özellik taşıyor. Bilinen tarihi 8500 yıl öteye dayanıyor. Belki bir gün gelecek 80 bin, 100 bin diyeceğiz. Bunu amatör bir tarihçi olarak söylüyorum. Her yönetim şehrin güzelliklerini korumaya çalışmış. Bizim de birinci derece görevimiz bu güzellikleri korumak olmalı. 9-Şiir, şarkı, resim, sinema ya da roman gibi İstanbul’u en iyi anlatan sanat eseri hangisi size göre? Ben bir tane değil, çok söylerim. Bahsettiğim gibi Ayasofya 1500 yıllık. Sultanahmet malumunuz, Osmanlı döneminin muhteşem eserlerinden. İbadethanelerimiz var. Hepsinin yeri ayrı. Ben İstanbul’u bir bütün olarak son derece önemli buluyorum. Tarihi Romalılarla başlıyor kaynaklara göre. Roma’dan önce de çok büyük kültürler var. Türkiye aslında dünya çapında en büyük kültürü ve tarihi barındıran ülke. Burada yüzlerce millet yaşamış, nice kültürler iz bırakmış. Türk kültürü de bunlardan biri. Ayrıca şunu belirtiyim ki ilk defa 1071 yılında gelmedik buraya. En az 10- 15 bin yıl öncesinden beri buradayız Türk Kültürü olarak. Tabi yalnızca Türk kültürü yok bu topraklarda. Çok insanın iz bıraktığı bir coğrafya olduğunu birer anlamak gerekiyor. Din, dil cins, ırk farklılığı var ama ayrılığı yok. Burası hepimize ve insanlığa ait. Şu an da bizim ülkemiz insanına ait. Bu güzellikleri korumalıyız. 10-Bir an durup düşündüğünüzde; İstanbul’un hangi zaman ve mekânında olmayı hayal ederdiniz? İstanbul her zamanı güzeldir diye düşünüyorum. Özel bir zaman düşünmedim. Şu anki bulunduğum zamandan memnunum. Bazen özendiğimiz durumlar olabilir. Örneğin kimi müzisyenlerimiz adalara gidip Boğaz’da şarkı söylemiş. Onların bir zamanlar yaydığı hoş sedaları duymak, hissetmek güzel olabilirdi. İstanbul’da her zaman böyle izler var. Bu şehrin her zamanın ayrı bir ruhu var. Röportaj: Nazlı Alp